YEME BAĞIMLILIĞI
Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezitenin giderek yaygınlaşması, tüm dünyada obezite ile mücadele kapsamında çalışmalar yapılmasına ve obezitenin nedenlerinin araştırılmasına öncülük etmiştir. Obezitenin temelinde genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra kişinin beslenme davranışları da yer almaktadır.
Bu alanda son yıllarda öne çıkan bir teoriye göre; yüksek miktarda yağ, basit şeker ve enerji içeren gıdaların aşırı tüketimi ile madde bağımlılığı benzeri bağımlılık oluşabilmektedir. Bu kapsamda yapılan klinik çalışmalar ve hayvan denemeleri yüksek düzeyde yağlı ve şekerli gıdalar içeren diyetlerin obeziteye neden olmalarının yanı sıra bağımlılık da yapabileceğini yani obez bireylerde aslında belli gıdalara karşı geliştirilmiş bir bağımlılığın mevcut olabileceğini göstermiştir.
Erişkinlerde obezite tanısı beden kitle indeksine (BKİ) dayanılarak konulmaktadır. BKİ, kilogram cinsinden ölçülen vücut ağırlığının metre cinsinden boyun karesine oranlanması ile elde edilen bir değerdir. BKİ 25’in üzerinde ise birey aşırı kilolu, 30’un üzerinde ise obez olarak nitelendirilmektedir.
Gıda bağımlılığı, alınan gıdanın beyni etkilemesinden kaynaklanan, gıdanın keyif verici etkilerini duyumsamak veya yokluğundan kaynaklanan huzursuzluktan sakınmak için, devamlı veya periyodik olarak yemek yeme arzusu ve bazı davranış bozukluklarıyla karakterize edilen ve son zamanlarda giderek artan sayıda bilimsel araştırmaya konu olan bir kavramdır.
GIDA/YEME BAĞIMLILIĞI TANISINDA YER ALAN KRİTERLER
Gıda bağımlılığının tanı ve tedavisinde, gıdaya karşı bağımlılık eğilimlerini tanımlamak için geliştirilen bir yöntem olan 'Yale Gıda Bağımlılığı Skalası' (YFAS) kullanılmaktadır. YFAS, Yeme Bozuklukları için Tanı ve İstatistik El Kitabı’nda listelenen madde bağımlılığının 7 kriteri temel alınarak gıda bağımlılığını değerlendirmek amacıyla tasarlanmıştır ve 25 maddeden oluşmaktadır.
Madde bağımlılığında olduğu gibi gıdalara karşı olan bağımlılıkta da gözlenen bu semptomlar;
• tolerans gelişimi olarak ifade edilen, kişinin aynı istenen etkiyi ve duyguyu sağlamak için zamanla artan miktarda gıdaya (maddeye) ihtiyaç duyması,
• gıda tüketiminin kısıtlandığı durumda fizyolojik ve psikolojik yoksunluk belirtilerinin gözlendiği ve kişinin bu yoksunluk belirtilerini gidermek veya önlemek için tekrar yemek yeme ihtiyacı duyması olarak tanımlanan geri çekilme,
• istemsiz aşırı yemek yeme,
• gıda tüketiminin kısıtlanması yönündeki ısrarlı girişimlerde başarısızlık,
• istek duyulan madde ile zihnin sürekli meşgul olması,
• sosyal, mesleki ve eğlence aktivitelerinin madde kullanılması amacıyla azaltılması veya terk edilmesi,
• madde kullanımının kalıcı veya tekrarlanan fiziksel ve/veya fizyolojik problemleri kötüleştirmesine rağmen kullanımına devam edilmesi şeklinde sıralanabilir.
YEME BAĞIMLILIĞI TEDAVISI
Yeme bağımlılığı tedavisi madde bağımlılığı tedavileri ile belli noktalarda paralellik gösterir. Bağımlılık tedavilerinde esas olan davranışın tetikleyicisini belirlemek, kişiyi değişim konusunda motive etmek, davranışa karşı dürtü kontrolünü ele almak ve bu davranışa alternatif davranışlar geliştirmektir.
Birçok kişi gıda yoksunluğunda yemeye dair yoğun biçimde zihinsel meşguliyet yaşar ve sevdiği gıdaları çağrıştıran koku resim vb. uyaranlara karşı güçlü fizyolojik tepkiler geliştirir. Bu noktada psikoterapinin asıl hedeflerinden birisi bu dürtülerle başa etme ve kontrol altına almaktır.
Bağımlılığın tedavisinde, kişinin davranışının altında yatan sebebi bulmak önemlidir. Ruhsal sorunlar saptanmalı ve nedeni bilinmelidir. Yeme bağımlılığı tedavisinin alkol, nikotin ve uyuşturucu madde bağımlılığı tedavileriyle paralellik göstermediği noktalar da vardır. Bunun en önemli sebebi, madde bağımlılığı tedavisinin hedefi kişiyi maddeden koparmaktır ve madde bağımlılığında bağımlı kişiden hayatı boyunca maddeden uzak durması istenir. Madde bağımlısı kişi hayatı boyunca risk grubunda olsa da maddenin kullanılmadığı zamanlarda arındırılmış olarak adlandırılır. Ancak maddeyi tekrar kullanması durumunda bağımlılık tekrar gelişir. Yeme bağımlılığında bu mümkün değildir. Çünkü kişi hayatını idame ettirebilmek için yeme davranışında bulunmak zorundadır. Yani bir yandan bağımlılığında kurtulmak için adımlar atarken bir yandan da bağımlılık geliştirdiği davranışı her gün tekrarlamak durumunda kalır.
Tedavi esnasında en önemli faktörlerden birisi psikoeğitimdir. Yeme bağımlılığı psikoeğitiminde kişiye bilinçli yemek tüketimi, beynin haz merkezinin nasıl çalıştığı kontrolsüz yeme ataklarıyla başa edebilme yolarıyla ilgili kapsamlı bilgiler verilmelidir. Kişinin davranışa karşı koyamadığı durumlarda öfke, suçluluk gibi olumsuz duygu durumlarından uzaklaşabilmesinde psikoeğitimin rolü büyüktür.